Rapunzel’e Rahat Batar
Bir varmış bir yokmuş. Aşkın ızdırabı çokmuş.
Rapunzel, kuleden kurtulmuş. Gel gelelim şu masalların sonunu hep elmada kesiveriyorlar. Anlatmıyorlar gerçekleri. Asıl mevzu orda başlamıyor mu? İstediklerini elde ettiğinde rengin belli olmuyor mu?
Anlatsana, yazsana… Desene “insan doyumsuz, elmada iş bitmiyor, asıl mevzu sonra başlıyor.”
Masal bu ya, şanslı hatun Rapunzel. Cadıyla geçen çocukluğunda dilediği ne varsa fazlasıyla gerçek olmuş.
Ama ruhu nankör işte. 2 kadeh, 3 şarkı, 5 balo derken feleği şaşmış. İnandığı sevdiği ne varsa çöpe atmış. Rahat batmış… Daha demiş… Dahaaaaa…
Saçlarına usturayı vururken kendini yollara atmış. Sarayı da prensini de geride bırakmış.
Daha istemiş. Ejderhalara sarılmış. Alevlerinden ruhu yanmış. Yine de akıllanmamış.
Ejderhaları da geçip kurtlara varmış. Kırmızı başlıklı kızı saçından tuttuğu gibi masalından atıp rol çalmış. Az da kurtlarla oyalanmış. Kurtların manevralarına aldırmasa da yaralandıkça yaralanmış. Kanarken ılık ılık, prensi gelip yaralarını sarmış, usulca çekilmiş sonra onu kendi haline bırakmış. Nankör Rapunzel yine ayılmamış. Daha demiş daha…
Varmış gitmiş Pamuk prensesin yanına. Yedi cüceleri dolduruşa getirip, bizim Pamuğu da yolup fırlattıktan sonra kıpkırmızı elmaları ısırıp uzanmış mezarlığa, uyumuş sonsuzluğa. Gelmiş bir prens, öpmüş. Uyanmış Rapunzel, başlamış bağırmaya. Daha daha…
Belasını bulmuş sonunda. Prensi, çoktan cam ayakkabı giyen bir hatuna yazılmış. Bizim Rapunzel, dişleri etini kanatan kurtların sofrasında öyle kala kalmış.
Ama ona müstehakmış.
Her masalın sonu güzel bitmiyor, Rapunzel’e de rahat batıyor.
Share this content:
Yorum gönder