Şimdi yükleniyor

Ossgüym Eyilerim

Ossgüym Eyilerim

“Ossgüym Eyilerim Duondü”

Latince sözlük aramayı bırak. Çünkü Latince değil. Meali şu “Aşkım, ellerim dondu”. Söyleyen de senin 17-20 yaş arası halin.

Hiç yapmadım deme. Hani şöyle dudaklarını büze büze söyleyip, boynunu da omurundan daha daha geriye atarak söylerdin ya. O cümlelerden işte. Başka versiyonları da var. Mesela başın önde ve yere bakar şekilde oluyor. Ayaklar tövbe estağfurullah çarpılmış gibi çapraz duruyor ve yerde toz varmış da silermiş gibi bir ayağını öne arkaya hareket ettiriyorsun. Başını yerden kaldırmadan arada gözlerini kaldırıp onun gözlerine bakıyorsun. Tam o an en saçma kaprisi patlatırken saniyede üç seri kirpik kırpıştırma ile rekora gidiyorsun. Başarı oranı, yaşın yukarıdaki aralıkta ve ter filan kokmuyorsan % 95. Hatta 17 yaş civarı isen ter kokusu veya yağlı saç fark etmiyor, bunun da gideri oluyor.

Saatlerce telefonda konuştuğun dönemleri hatırla mesela. Sınıf öğretmeni edasıyla “nö yödün conum” diyordun ya hani. Hatırladın di mi? “Yok artık” deme, gayet mantıklı. Lokma lokma saymaz isen ne konuşulurdu ki başka saatler boyu?

Bi de şu var. Ayyy sen bana darıldın mı saçını fark etmedim diye? Tatlım, sen hep güzelsin ben ondan fark etmedim. Neşelendiririm ben minik kuşumu. Sinemaya gidelim mi? Ben seçtim, bak tam seveceğin türde bir romantik komedi gelmiş. Hadi hadi, bak sümükleri de akmış.

Ne oldu? Belki tam bu cümleler değil ama bir düşün 20 yaşında sevgiline söylediğin şeyleri. Üç aşağı beş yukarı aynı olsa gerek. Anlamsız, vurgusuz ama mutlaka ve mutlaka dudaklar önde büzülmüş söylediklerini hatırla.

Şu an sana birileri aynı cümleleri kurup saatlerce esir etse ağız burun kırmaz mısın? O cümleleri kuran kendini görsen dinlene dinlene, hatta yok dinlenmeden dövmek istemez misin?

Şimdi bu çift muhtemelen dudak büzmeden, başı inadına önde ve göz göze bile bakmadan “hadi yiyelim acıktım”; “Bi çay koysana”; “Yorgunum kalk sen koy” demiyor mudur? E saadetin ve nezaketin dozuna göre yine yaklaşık bunlar vardır.

Geçenlerde oğlumun arkadaşları ve dolayısıyla onların anneleri ile bir araya geldik. Bir süre sonra muhabbet e bu adamlar da evlenince bi değişiyorlar kulvarına girdi. Biraz dinledim. İşte -o zamanki gibi değiller kabul edelim- şeklinde her bir kadın desteğini aldıkça daha yüksek sesle sohbet tadına doyulmaz hale geldi. “Ne konuşuyorduk ki o zaman şimdi anca okul taksidi, akşam ne yesek filan. Elinde telefon tv kumandası “ gibi bildik serzenişler.

Makul olan ne? Elbette bire de bin katarak muhabbete odunu vermek. Daha da prim yapmak istersen bi’ arkadaşım ile başlayan bir örnekle günü zirvede tamamlamak. Ama verdiğin örnekteki arkadaşının kocası ya bu serzenişlerdeki kocaların öküzlüklerinin toplamı ve üst düzey uygulayıcısı olacak ya da tam tersi dünyanın en kibar yakışıklı nazik iyi dans eden, iyi baba olan, yemek vb gibi uzayan bir listenin erbabı olacak. Kısaca, boğulacaksan okyanusta boğulacaksın öyle kıytırık örneklerle değil zirveye oynayacaksın. Bende teori iyi de pratik zayıf. Kopasıca dilim ve kalkık kaşım sağ olsun hemen iş başı yaptılar.

E yani normal değil mi? Biz o zamanki gibi miyiz ki onlar o zamanki gibi olsun. Muhtemelen olmayan dudaklarımı büzerek söylediğim şeylerin yüzde 50 sini anlıyordu, zaten o yüzde elli de gereksiz laflardı. Muç muç muç! Bütün gün dip dibe yapışık ikiz gibi. Bence aşk da şekil değiştiriyor. Sevmeyi de farklılaştırıyorsun ve öyle de olmalı. Sevda azalmak veya artmak zorunda değil illa. Evlilik dediğin sadece belediyeye attığın imza. Bir imza ne değiştirebilir ki sende. Bu sevgiyi ortaya koyma şeklin veya ortak amaçlarının çocuk, gelir, gider, iyi tatil gibi eskisinden farklı olması ile ilgili. E şimdi ben o halimi görsem ağzımı gözümü dağıtır “bi doğru düzgün konuş. Bu ne?” derdim, öyle değil mi ama? (elbette destekleyen çıkmıyordu, ben daha da coşuyordum). Ama şekerim o zaman iş yok güç yok, dert tasa yok, hayat boş, amaç sıfır. Anca seviş öpüş, naz -caz yap. Şimdi düşünsene öyle devam ettiğini. Bence kimse karşısında talep ne kadar saçma olursa olsun her şeye “tabii canım, balım” diyen erkek istemez. Değil mi ama? (yine destek yok). Bence her şeyin zamanı var onlar o zaman güzeldi .Yaşandı bitti şekil değiştirdi- gibi aldım da yürüdüm.

Sonuç ——- tabii ki o grupta bir çığır açtım, tamamı aydınlandı. Eve gidip kocalarına ben bilemedim kıymetini canım benim. Söylemesen de hala beni sevdiğini biliyorum deyip mantı açıp patlamış mısır eşliğinde maç seyrettiler.

Tabii ki böyle olmadı. Grubun sessiz bakışmalar ile günü bitirdik.

Şimdi aklıma geldi bir senedir evde olmama, çalışmamama rağmen neden herhangi bir konken partisi veya kısır gününe neden dahil edilmiyorum diye düşünüyordum ya. Cevabı buldum. Sen de buldun değil mi?

Çünkü konken bilmiyorum!

Share this content:


Notice: ob_end_flush(): failed to send buffer of zlib output compression (0) in /home/nrbakrep/public_html/wp-includes/functions.php on line 5420