Benden Sonra Tufan
Benim bana ettiğimi, yapmadı hiçbir sevgili. Ah yok mu bu aynadaki zilli. Vicdanı kara, merhameti neredeyse yok gibi.
Ne kadar acımasız insan kendine. Ya çok şımartıyoruz kendimizi, ya da gömüyoruz en derine.
Hani havalı ama çok anlamlı bir laf var “bizi üzen olaylar değil onlar karşısında verdiğimiz tepkilerdir”. Kimin dediğini bilmiyordum, yalan yok. Şimdi sırf buraya yazacağım diye Google’a sordum Victor Franklin dedi. Ama inan, çok da kurcalamadım. Çok merak ediyorsan kendin ara bul sevgili okur.
Her kim dediyse bilsin ki çok havalı söz. Bir o kadar da doğru. Söz sahibi öldüyse rahmet, yaşıyorsa ömrüne bereket.
Bazı insanı etiketleriz “ulen ne rahat adam/kadın, dünya yansa umurunda değil” diye. E şekerim onlar bu sözü çözmüş, sindirmiş, motto edinmiş, aydınlanmış, ermiş kişilikler işte. Ben tam da oraya gitmek/varmak istiyorum. “Amaaaannnn ne gam, benden sonra tufan…” tadında bir ütopya orası. Var mı yolunu izini bilen? Varsa bi koordinat, ya da zaten orada olanlarınızdan bir zahmet konum alayım whatsApp’dan. Geleyim yamacınıza, iki lafın belini kırarız canım yaa. İkramın da olursa keyifli olurum söz. Bırakma beni burada kendi kendimle baş başa. Bildiğin gibi değil, çok vicdansızım ya.
Oğlumla bazen uyguladığımız oyun benzeri bir yöntem var. Herhangi bir oyuncağın olmadığı sohbet tadında başlayıp interaktif devam eden şeyler. Bazen bir kabusunda onu çok korkutan bir karakteri (ki genelde ejderha ya da örümcek gibi şeyler oluyor) komik hallere sokarız. En son noktada artık kabusu düşününce korkmaktan ziyade 8 yaş civarı çocuk için komik olan vaziyetine gülme krizine girecek şekle getiririz. (Ana babalara öneririm bizimkinde işe yarıyor. Bir iki komik şey siz söyledikten sonra zaten o en büyük korkularını o yaratığa canavara uygulayıp kurtuluyor. Hani toplum içinde küçük düşmek anlamında şeyler. Yoksa baltayla doğruyoruz, cılk kan revan hayalleri değil. Aman ha, öyle yola girip psikolar yetiştirmeyin Allah muhafaza). Neyse yine dağıldım.
Efenim işte bazen kendimden o kadar korkup nefret ediyorum ki, kendime onu yapıyorum yahu. Özellikle de bu komik olan versiyon değil de kötü karakterlere yaptığımız yöntemi çok hayal ediyorum. Şöyle ki kendimi puzzle gibi parçalara ayırıp her bir parçam şaşkın şaşkın diğerini ararken toprağa gömüyorum. Üstüne bir ot çeşidi ekip büyütüyorum. Ama bu ot zinhar güzel bir çiçek filan olmuyor. Deve dikeni, kaktüs filan gibi sevimsiz olması şartı var. Sonra onu ineklere yedirip gübre olarak çıkan halini yine toprağa veriyorum yine üstüne bir ot türevi ekip yine aynı prosese tabi tutuyorum. Efenim? Ne dedin? Ayarsız mı? Bunu konuşmuştuk😊Ayarlı başka sayfalar var çok meraklıysan oraya git şekerim.
O bana bunu bunu dedi. E dedirtmeyeydin.
O bana bunu bunu yaptı, e yaptırana kadar aklın neredeydi.
Ya dedirtmeyeceksin, ya da ohh kaşındım da kaşıdılar. O zaman yansın dünya, oh ne ala, hadi eller havaya tadında devam edeceksin. Ama dedim ya benim bana ettiğimi etmedi hiçbir sevgili. Bir türlü sindirip uygulayamadım gitti şu ulvi sözdeki taktiği. Neydi? “bizi üzen olaylar değil, onlara verdiğimiz tepkiler”di.
Eğleneyim diye açtın gerildin. Bu sefer de böyle olsun okur. Düşünemeyeceğim şimdi aman beklediğini bulamadı da filan.
Yeni mottom benden sonra tufan.
Sağlıcakla kal.
Share this content:
5 comments